Enerji en basit tabirle iş yapabilme yeteneğidir. Gelişmekte olan ülkemizde ise en ihtiyaç duyulan kavram, ihtiyaç ise maalesef ki adı kadar kolay olmayan Enerjidir.
Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sıkıntısı bilindiği üzere sanayi, ihracat, ithalat vb. konular için enerji ihtiyacının karşılanması problemleridir. Türkiye'nin 2002 deki sektöre göre enerji tüketim miktarı % 25 Sanayi Sektöründe, % 28 ile Ulaştırma Sektöründe , % 44 ile Meskenlerde, % 37 ile Tarımda, % 37 ile Elektrik sektöründe artığı göz önüne alındığında, 2016 yılının bu değerlerin 12 yılda aşağı yukarı kaç katını aşacağı rahatlıkla tahmin edilebilmektedir.
Türkiye enerji ihtiyacını; jeotermal, güneş, rüzgar, (yeteri kadar olmasa da) dalga, hidrolik, çevrim santralleri, kömür, biyogaz vb. tüm enerji kaynaklarından sağladığı toplam enerji ile % 25 -30 arasında ancak enerji ihtiyacını karşılaya bilmektedir. Geriye kalan %70- 75 enerji ihtiyacımız ise diğer ülkelerden (Rusya, İran, Azerbaycan, Irak, Suriye vb. ) karşılanmaktadır maalesef ki!!!
Ülkemizdeki cari açığın en büyük kısmını Enerji , enerji ithalatı almaktadır. Buda cebimizden sürekli dışarıya para aktardığımız anlamına kısaca gelmektedir. Türkiye Hidroelektrik kapasitesi ve kot ve kapasite anlamında dünya çapında çok büyük değerlere sahip olmasına rağmen halen büyük eksikliklerin olduğu ortaya çeşitli raporlarla çıkmaktadır. Ayrıca az gelişmiş ülkelerde bile nükleer santral varken ülkemize yeni yeni kurulmaya başlanması için çalışmalar başlatılmıştır. Bunun dışında yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik büyük destekler bilindiği üzere artmış ve büyük projeler yapılmaya başlanmış, bir çoğunun projesi bitmiş bulunmaktadır. Kısaca ülkemiz açısından enerji ve enerji ihtiyacına yönelik büyük projeler, araştırmalar, çalışmalar, geliştirmeler vb konularda yol kat edilmeye başlanmıştır.
Ülkemiz açısından dış siyasetle olan olaylar kısacası enerji üzerinedir. Çünkü dünyada enerji ihtiyacı gün geçtikçe artmakta ve ayrıca enerji için kaynaklarımız tükenmekte, kullanılmaz hale gelmektedir. Buda ülkelerin sömürge elde etme çabaları, pastadan pay alma çabasına dönüşmektedir. Bu pastadan pay alabilmek için ülkeler her yola baş vurmaktadır.
Örnek vermek gerekirse Greenpeace çevre örgütü bilindiği üzere Ülkemizde Nükleer Santral çalışmaları başladığı günden beri '' Nükleere Hayır! '' kampanyası başlatmış , gerek medya organları gerek eylemler gerekse bizzat telefonla arayıp Nükleer santral için olumsuz bir hava oluşturmak için elinden geleni arkalarına koymamışlardır.
Şunu sormak gerekiyor '' Neden Türkiye ? , Neden hayır diyorlar?, Nükleer Gerçekten de zararlı mı?'' Soruların cevabı çok basit Greenpeace çevre örgütü Fransa da kurulmuş, halen ana ofisleri oradadır ve tüm çalışmalarını buradan yürütmektedirler. Bunu neden anlatıyoruma gelince Fransadaki bir örgüt senin iç işlerine karışıp, senin kalkınmanı istemiyor. Yalnız şu noktaya dikkat etmek gerekiyor Fransa enerjisinin % 70 ini Nükleer Santralerden sağlıyor ve bu ülkede Greenpeace tarafından tek bir eylem yok ! Yani Olaylar Farklı !!
Bende Şunu soruyorum Dünyadaki onca ülke Nükleerle çalışırken bizim ülkemiz neden çalışmasın ?
İçinizden ''Nükleer zararlı ama kanser yapıyor!'' gibisinden lafları duyar gibiyim. Bilinmediği ve ülkemizin araştırma yapmasını hiç sevmediğini , kulaktan doğma haberlerle ilerleyen insanlarının en büyük yanlışı bu bence !!! Nükleer Santral çevresinde yaşayan insanlar yılda telefonlarından aldığı radyasyonun Onda Biri kadar radyasyon almakta ayrıca hastaneler ,elektronik cihazlar vb şeylerden yılda aldığımız radyasyon nükleer santrallerin kat kat üstündedir. Aptal olmayalım !!! Çevreye nerdeyse hiç etkisi olmayan bu nimeti bu fırsatı bu önemli olayı kullanmak bizim için en iyisi olacaktır. Komşu olan tüm ülkelerde nükleer santraller varken ülkemiz açısından her anlamda büyük önem arz ediyor.
Ana Sayfa
coskun gel
dünyadan
Energy
fransa
Hidroelektrik
leadercg
nükleer santral
Türkiye
Yazılarım & Haberler
Enerji, Türkiye ve Dünya
- Blogger Comment
- Facebook Comment
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Cuma, Şubat 26, 2016
Enerji, Türkiye ve Dünya
Enerji en basit tabirle iş yapabilme yeteneğidir. Gelişmekte olan ülkemizde ise en ihtiyaç duyulan kavram, ihtiyaç ise maalesef ki adı kadar kolay olmayan Enerjidir.
Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sıkıntısı bilindiği üzere sanayi, ihracat, ithalat vb. konular için enerji ihtiyacının karşılanması problemleridir. Türkiye'nin 2002 deki sektöre göre enerji tüketim miktarı % 25 Sanayi Sektöründe, % 28 ile Ulaştırma Sektöründe , % 44 ile Meskenlerde, % 37 ile Tarımda, % 37 ile Elektrik sektöründe artığı göz önüne alındığında, 2016 yılının bu değerlerin 12 yılda aşağı yukarı kaç katını aşacağı rahatlıkla tahmin edilebilmektedir.
Türkiye enerji ihtiyacını; jeotermal, güneş, rüzgar, (yeteri kadar olmasa da) dalga, hidrolik, çevrim santralleri, kömür, biyogaz vb. tüm enerji kaynaklarından sağladığı toplam enerji ile % 25 -30 arasında ancak enerji ihtiyacını karşılaya bilmektedir. Geriye kalan %70- 75 enerji ihtiyacımız ise diğer ülkelerden (Rusya, İran, Azerbaycan, Irak, Suriye vb. ) karşılanmaktadır maalesef ki!!!
Ülkemizdeki cari açığın en büyük kısmını Enerji , enerji ithalatı almaktadır. Buda cebimizden sürekli dışarıya para aktardığımız anlamına kısaca gelmektedir. Türkiye Hidroelektrik kapasitesi ve kot ve kapasite anlamında dünya çapında çok büyük değerlere sahip olmasına rağmen halen büyük eksikliklerin olduğu ortaya çeşitli raporlarla çıkmaktadır. Ayrıca az gelişmiş ülkelerde bile nükleer santral varken ülkemize yeni yeni kurulmaya başlanması için çalışmalar başlatılmıştır. Bunun dışında yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik büyük destekler bilindiği üzere artmış ve büyük projeler yapılmaya başlanmış, bir çoğunun projesi bitmiş bulunmaktadır. Kısaca ülkemiz açısından enerji ve enerji ihtiyacına yönelik büyük projeler, araştırmalar, çalışmalar, geliştirmeler vb konularda yol kat edilmeye başlanmıştır.
Ülkemiz açısından dış siyasetle olan olaylar kısacası enerji üzerinedir. Çünkü dünyada enerji ihtiyacı gün geçtikçe artmakta ve ayrıca enerji için kaynaklarımız tükenmekte, kullanılmaz hale gelmektedir. Buda ülkelerin sömürge elde etme çabaları, pastadan pay alma çabasına dönüşmektedir. Bu pastadan pay alabilmek için ülkeler her yola baş vurmaktadır.
Örnek vermek gerekirse Greenpeace çevre örgütü bilindiği üzere Ülkemizde Nükleer Santral çalışmaları başladığı günden beri '' Nükleere Hayır! '' kampanyası başlatmış , gerek medya organları gerek eylemler gerekse bizzat telefonla arayıp Nükleer santral için olumsuz bir hava oluşturmak için elinden geleni arkalarına koymamışlardır.
Şunu sormak gerekiyor '' Neden Türkiye ? , Neden hayır diyorlar?, Nükleer Gerçekten de zararlı mı?'' Soruların cevabı çok basit Greenpeace çevre örgütü Fransa da kurulmuş, halen ana ofisleri oradadır ve tüm çalışmalarını buradan yürütmektedirler. Bunu neden anlatıyoruma gelince Fransadaki bir örgüt senin iç işlerine karışıp, senin kalkınmanı istemiyor. Yalnız şu noktaya dikkat etmek gerekiyor Fransa enerjisinin % 70 ini Nükleer Santralerden sağlıyor ve bu ülkede Greenpeace tarafından tek bir eylem yok ! Yani Olaylar Farklı !!
Bende Şunu soruyorum Dünyadaki onca ülke Nükleerle çalışırken bizim ülkemiz neden çalışmasın ?
İçinizden ''Nükleer zararlı ama kanser yapıyor!'' gibisinden lafları duyar gibiyim. Bilinmediği ve ülkemizin araştırma yapmasını hiç sevmediğini , kulaktan doğma haberlerle ilerleyen insanlarının en büyük yanlışı bu bence !!! Nükleer Santral çevresinde yaşayan insanlar yılda telefonlarından aldığı radyasyonun Onda Biri kadar radyasyon almakta ayrıca hastaneler ,elektronik cihazlar vb şeylerden yılda aldığımız radyasyon nükleer santrallerin kat kat üstündedir. Aptal olmayalım !!! Çevreye nerdeyse hiç etkisi olmayan bu nimeti bu fırsatı bu önemli olayı kullanmak bizim için en iyisi olacaktır. Komşu olan tüm ülkelerde nükleer santraller varken ülkemiz açısından her anlamda büyük önem arz ediyor.
Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sıkıntısı bilindiği üzere sanayi, ihracat, ithalat vb. konular için enerji ihtiyacının karşılanması problemleridir. Türkiye'nin 2002 deki sektöre göre enerji tüketim miktarı % 25 Sanayi Sektöründe, % 28 ile Ulaştırma Sektöründe , % 44 ile Meskenlerde, % 37 ile Tarımda, % 37 ile Elektrik sektöründe artığı göz önüne alındığında, 2016 yılının bu değerlerin 12 yılda aşağı yukarı kaç katını aşacağı rahatlıkla tahmin edilebilmektedir.
Türkiye enerji ihtiyacını; jeotermal, güneş, rüzgar, (yeteri kadar olmasa da) dalga, hidrolik, çevrim santralleri, kömür, biyogaz vb. tüm enerji kaynaklarından sağladığı toplam enerji ile % 25 -30 arasında ancak enerji ihtiyacını karşılaya bilmektedir. Geriye kalan %70- 75 enerji ihtiyacımız ise diğer ülkelerden (Rusya, İran, Azerbaycan, Irak, Suriye vb. ) karşılanmaktadır maalesef ki!!!
Ülkemizdeki cari açığın en büyük kısmını Enerji , enerji ithalatı almaktadır. Buda cebimizden sürekli dışarıya para aktardığımız anlamına kısaca gelmektedir. Türkiye Hidroelektrik kapasitesi ve kot ve kapasite anlamında dünya çapında çok büyük değerlere sahip olmasına rağmen halen büyük eksikliklerin olduğu ortaya çeşitli raporlarla çıkmaktadır. Ayrıca az gelişmiş ülkelerde bile nükleer santral varken ülkemize yeni yeni kurulmaya başlanması için çalışmalar başlatılmıştır. Bunun dışında yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik büyük destekler bilindiği üzere artmış ve büyük projeler yapılmaya başlanmış, bir çoğunun projesi bitmiş bulunmaktadır. Kısaca ülkemiz açısından enerji ve enerji ihtiyacına yönelik büyük projeler, araştırmalar, çalışmalar, geliştirmeler vb konularda yol kat edilmeye başlanmıştır.
Ülkemiz açısından dış siyasetle olan olaylar kısacası enerji üzerinedir. Çünkü dünyada enerji ihtiyacı gün geçtikçe artmakta ve ayrıca enerji için kaynaklarımız tükenmekte, kullanılmaz hale gelmektedir. Buda ülkelerin sömürge elde etme çabaları, pastadan pay alma çabasına dönüşmektedir. Bu pastadan pay alabilmek için ülkeler her yola baş vurmaktadır.
Örnek vermek gerekirse Greenpeace çevre örgütü bilindiği üzere Ülkemizde Nükleer Santral çalışmaları başladığı günden beri '' Nükleere Hayır! '' kampanyası başlatmış , gerek medya organları gerek eylemler gerekse bizzat telefonla arayıp Nükleer santral için olumsuz bir hava oluşturmak için elinden geleni arkalarına koymamışlardır.
Şunu sormak gerekiyor '' Neden Türkiye ? , Neden hayır diyorlar?, Nükleer Gerçekten de zararlı mı?'' Soruların cevabı çok basit Greenpeace çevre örgütü Fransa da kurulmuş, halen ana ofisleri oradadır ve tüm çalışmalarını buradan yürütmektedirler. Bunu neden anlatıyoruma gelince Fransadaki bir örgüt senin iç işlerine karışıp, senin kalkınmanı istemiyor. Yalnız şu noktaya dikkat etmek gerekiyor Fransa enerjisinin % 70 ini Nükleer Santralerden sağlıyor ve bu ülkede Greenpeace tarafından tek bir eylem yok ! Yani Olaylar Farklı !!
Bende Şunu soruyorum Dünyadaki onca ülke Nükleerle çalışırken bizim ülkemiz neden çalışmasın ?
İçinizden ''Nükleer zararlı ama kanser yapıyor!'' gibisinden lafları duyar gibiyim. Bilinmediği ve ülkemizin araştırma yapmasını hiç sevmediğini , kulaktan doğma haberlerle ilerleyen insanlarının en büyük yanlışı bu bence !!! Nükleer Santral çevresinde yaşayan insanlar yılda telefonlarından aldığı radyasyonun Onda Biri kadar radyasyon almakta ayrıca hastaneler ,elektronik cihazlar vb şeylerden yılda aldığımız radyasyon nükleer santrallerin kat kat üstündedir. Aptal olmayalım !!! Çevreye nerdeyse hiç etkisi olmayan bu nimeti bu fırsatı bu önemli olayı kullanmak bizim için en iyisi olacaktır. Komşu olan tüm ülkelerde nükleer santraller varken ülkemiz açısından her anlamda büyük önem arz ediyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder